YouTube kanalıma yeni videolar yükledim, izlemek için tıklayabilirsin

İğneada – Demirköy Doğa Yürüyüşü 2022

igneada-sahil-fotograflari

İğneada’ya araçla gidip, Demirköy’e minibüsle geçerek başlayan 2 günlük Longoz Ormanları doğa yürüyüşü maceramızı yazıp yıllarca detaylarıyla hatırlamak istedim. Eminim ki sizi de en yakın zamanda doğaya götürecek ikna seviyesinde olacak. 🙂

İğneada tam olarak nerede? İğneada’ya nasıl gidilir?

İğneada Kırklareli Demirköy’e bağlı bir beldedir. Karadeniz’in en batısında, Trakya’nın en doğusunda yer alır. Yaz aylarında inanılmaz kalabalık olsa da bizim gibi serin mevsimlerde giderseniz hayalet kasaba olarak sizi karşılar. Blog yazılarında “İğneada’ya nasıl gidilir?” iyi bir seo başlığı olsa da artık teknoloji sayesinde konum ile rahatlıkla her yer bulunuyor. Demirköy’e gelmeden bol virajlı yollardan geçerek, sağlı sollu doğadan süzülüp gelen temiz su çeşmeleri eşliğinde seyahat edeceksiniz. İğneada yol tarifi

İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı

2007 yılında kurulan milli park, 3155 ha büyüklüğündedir. Karadeniz’e kıyısı vardır. Subasar orman, bataklıklar, tatlı ve tuzlu su gölleri, kıyı kumul alanlarını bir arada barındıran ekosistemlerden birisidir.

Demirköy Doğa Yürüyüşü Rotamız

Sürekli yaptığınız bir etkinlik rutin oluşturuyor. Kampa gitmek bizim için sanıyorum artık böyle. Hala çok keyifli ama kamplar içindeki keşfetme hislerini de azaltır sakinlikte olur oldu. Diğer yandan her kış sağlam bir doğa yürüyüşü yapıp kışı kutladığımız geleneksel eylemimiz de oluştu. Hepsi birleşince sağlam bir rota yürüme eğilimi Coşkun’a gelmiş olmalı ki bu planı ortaya attı.

svg%3E
Demirköy-İğneada Trekking Rotamız

Rota İğneada’ya gidip aracı park edip, minibüslerle Demirköy’e geri dönüp başlamaktı. Girişteki yerleşim yerini geçip Bulanık Dere‘sine doğru inmek ve onu takip ederek ilerlemekti. Aslında çoğu yerde rotaya uygun ilerledik. Ama Bulanık bazı yerlerde bizi öyle bir zorladı ki, yüksek tepelere tırmanmak daha çok keyif verdi. 🙂

Doğa Yürüyüşü için Çanta Hazırlamak

Çanta hazırlığına yemekten başlayalım. Yemek hazırlığını öğün sayısı üstünden yapıyoruz. Bir etkinlik yapacaksınız kaç gün sürdüğünü belirledikten sonra kaç öğün olduğunu bularak hazırlık yapmanız çok mantıklı olacaktır. Biz cumartesi sabah, pazar akşam dönüşlü bir etkinlik planladık. İlk günün kahvaltısı için evde ekmek arası şeklinde belirleyip etkinlik planı dışında tuttuk.
Toplamda 1 sabah, 2 öğlen, 1 akşam ve atıştırmalıklar şeklinde planlanmış oldu. Yürümek içsel bir eylemdir mottosuyla gerekli ve kaliteli yiyerek ilerlemeyi her zaman sağlıklı ve olması gereken olarak görüyorum. Doğa öz ve sadelik demek ve öyle olmalısın. Tabi karşıt fikirleri duyuyor gibiyim, bence dedim sonuçta. 🙂



Net bir liste olarak yiyecekleri eklemeyeceğim ama kısaca anlatmak daha faydalı sanırım. Biraz da tercih meselesi. Öğlen öğünü için sandviç ekmeği, kahvaltı için peynir, zeytin, domates klasik kahvaltılıklar, akşam için de hazır bulgur pilavı aldık. Rotayı yürürken bazı etaplar öyle zordu ki bitiremezsek ve rota uzarsa diye öğlen için planlanan ekmeğin yarısını yedik. Bu gibi refleksler keyifli ve tecrübe katan şeyler oluyor. Abur cubur olarak eti karam, kuru üzüm ve fındık aldık. Onları da yürüyüşte enerji düşürmemek adına cebe atıp yiyerek ilerledik. Rota boyunca açlık ve ya enerji ile hiçbir sorunumuz olmadı. Bitirirken filtre kahve almayı unutmayın. 🙂

Yürüyüş Zamanı

Sabah 4’e alarmı kurup uyuduk. Kalkınca az uyumanın verdiği kısa süreli dinçlik ile son kez kontrol edip yola çıktık. Çorlu’dan İğneada’ya 2 saatte vardık. Yolda Kula tepesinde yani Yenice’yi geçince tırmanmaya başladığınız virajlı yolların başında sabaha karşı öyle bir sis vardı ki görüş yok denilebilirdi. Müziğin sesini açıp, dikkatlice Demirköy’e, ardından da İğneada merkeze ulaştık. Daha önce arayarak Demirköy minibüs saatlerini öğrenmiş, Berk Turizm’in 7:30’da kalkacak aracı olduğunu biliyorduk. Aracı güvenli bir yere park edip, otogara doğru geçtik.

svg%3E
Yollar, yollar.

2 gün boyunca durmayan yağmur!

Lodos fırtınasının bizi teğet geçmesi gerekirken tam üstümüzde var olmasından bir gün önce yağmur bulutlarının arkamızda olduğunu biliyorduk. Yaklaşık yarım saat sonra Demirköy’ün girişinde yol üzerinde indik. Maps.me ve Google Earth ile rota takibi yaptık, bu detayları yazı sonuna ekleyeceğim. Yola çıktığımız andan rotanın bitişine kadar yağmur hiç durmadı. Sağanak olarak ara ara yağdı ama hafif dozda hep bizimleydi. Doğa yürüyüşünde zorluk olması yürüyüşü unutulmaz kılıyor. Rüzgar aldıkça giyinip, hava duruldukça kuruma refleksi sürekli olması sağlam bir deneyim. Bunu yapmazsanız bir süre sonra yol size çile gelir. Üşürsünüz.

Kamp ve doğa yürüyüşü ile ilgili daha fazla yazı okumak isterseniz,
“kamp yapmak” yazı dizisine bakabilirsiniz.

Longoz Ormanları’nda Kamp

Bulanık Dere’nin aktığı vadi şeridine inip yürümeye devam ettik. Dere etrafı böğürtlen, tavşan memesi gibi dikenli ve kesici bitkilerle dolu. Görece kısa ve yere paralel uzanan bitkiler dikkat edilirse üstüne basarak ilerlemek mümkün. Yürüyüşün başı böyle devam etti. Öğlen saatlerinde dere etrafında büyük kayalar hafif denge içeren geçişlere bıraktı yerini. Baton kullanmak bu tip yürüyüşlerde oldukça önemli. Zemin kaygan, yosun tutmuş kaya ve nemli odun parçaları yürüyüşün en dikkat edilmesi gereken noktası resmen. En ufak denge kaybı ağır sonuçlar doğurabilir.

Bu tip yürüyüşlerde hedefe varmak önemli gibi dursa da en önemli şey sağlıklı bir şekilde keyif almaktır. Bunu telaşa kapıldığınız anlar için kendinize mutlaka hatırlatın.

Vadi gittikçe geçit vermez hale gelince çareyi rotadan saparak hizalamayı tepelere tırmanarak yapmak istedik. Tepeler yüksek tırmanışın yanı sıra çam ağacına benzer bir çalı ile kaplı durumda. Bizim boyumuzda olan bu çalı içinde ilerlerken anlık dengemi kaybedip sağlam bir düşüş yaşadım. Laf söylediğim bu çalı yumuşak bir yatak hissi ile beni yakaladı. 🙂

svg%3E

Saat 16 civarında 18km sonunda ilk planladığımız yerin yukarısında uygun bir yer de kamp kurmaya karar verdik. Dinlenmemiz gerekiyordu ve lodos gücünü arttıracak, güvenli bir yere geçmemiz şarttı. İlk kamp kurduğumuz yer orman yolu yanında açıklık ve görece güvenliydi. Çadırı kurup yerleştik. Ben orman ıslak olsa da bir şekilde ateş başlatmak istiyordum. Botları ve çorapları kurutup yeni güne daha pozitif başlamak ve nemli ayaklar zamanla yumuşayıp su toplayacaktı bunu engellemek istiyordum. İlk yardım çantasındaki ateş mumuna benzer bir şeyle ağaç üstlerine takılı kalmış kuru dallarla ateşi yaktım.

Lodos Fırtınası Etrafımızı sardı!

Birkaç kez domuz homurtusu duydum. Coşkun’a seslenip ışık yakmasını istedim. Neyse ki bir şey göremedik. Ateşle işim bitince ıslak yapraklarla doldurup basarak hava almasını önleyip söndürdüm. Etrafını ıslak büyük odunlarla çevreleyip güvenli hale getirdim. Rüzgarın hızlanması ateşi riskli kılıyordu. Söndüğüne iyice emin olunca çadıra geçip yemek yedik. Tam bu sırada fırtına etrafımızda yavaşça şiddetlenmeye başladı. Öyle bir ses ve his ki 3D duyumsal bir deneyimdi resmen. Dışarı çıkıp ağaçları izledik. Hangi ağaçlar ne kadar esniyor, olası durumlarda nereye ne düşer gibi fikir yürüttük. Ve çadırı başka yere taşımaya karar verdik.

Coşkun’un önerdiği yer daha önce düşmüş dalların iyice sıkışıp, kenetlenmiş bir yapıya benzer olan in gibi bir yer oldu. İlk etapta bana orası da güven vermese de rüzgar şiddetlendikçe kıpırdamaması bu fikrimin hızla sonlanmasına neden oldu. Karga tulumba çadırı taşıyıp yeni yerimize geçtik. Saat 20:40 sularında uyumak için uyku tulumlarına girdik. Tavanı izlerken ses, ormandan gelen ağaç kırılma sesleri ürpertici bir hisle uykuya dalmamızla sonlandı. Ben gece uyanırız diye düşünsem de yorgunlukla sabaha kadar rahat bir uyku çektik. Çadır neredeyse oynamadı bile, yeni yer gerçekten iyi bir karardı. Sabah kalkıp da ilk kurulduğumuz yere bakınca ağaçlardan kopan çok büyük olmayan ama çadıra gelse bizi bir hayli tedirgin edecek dallar gördük..

Yeni bir Gün, Çiftlikte Sıkışıp Kalmak

Çay demleyip, kahvaltımızı yapıp toparlandık ve yola koyulduk. Biz bir şeyler tükettikçe çantalar biraz olsun hafifliyordu. Düne göre bu gün bir süre orman için toprak yoldan gidecektik. Plan yolu tekrar Bulanık’a kadar takip edip, Hamam Gölü‘ne ulaşmaktı. Orman için yollarda hızla ilerledik. Haritaya her baktığımızda iyi yol aldığımızı görmek moralleri de oldukça yükseltti.

Toprak yol önümüze demir kapı çıkana kadar gayet keyifliydi. Longoz Ormanları içindeki doğa yürüyüşümüz sürekli yeni kararlar almakla geçiyordu. Kapı çiftliğe aitti. Çiftlik çok büyük bir alanda ve etrafı dikenli tellerle 4 sıra çekilmişti. Kapıyı açıp geçmek kolaydı ama hem özel mülk olması hem de devasa köpeklerin var olabilmesi bizi korkuttu. Etrafından dolaşalım dedik ve inecek yer aramaya başladık. Diken ve çalılık alan Bulanık kıyısına inmemizi istemiyor gibiydi. Yaklaşık 5 metrelik yarı dik iniş tek yerdi. Yanımızda iniş için ip yoktu. Hemen oradaki ağaçlara ardından da gökyüzüne ulaşmaya çabalamış sarmaşığı iniş hattımıza doğru uzattık.

Bulanık Deresi ve Paçaları Sıvama

Bu hattan diğer sarmaşık hattına geçerek inişi bitirip tekrar dikenli hatta geçmiş olduk. Buradaki dikenler kısa boylu olunca Bulanık’la yeniden kavuşmuş ve o hatta ilerlemeye başlamış olduk. Kumsal gibi olan yol yine hız kazandırmıştı. Su sesi ve güzel ışık eşliğinde ilerlememiz keyif veriyordu. Dünya’da olduğu üzere keyif veren anların ardına bu zamanı aratan şeylerin yaşanır olması geleneği yine devreye girdi ve kumsal bitti. Koca bir ağaç devrilmiş, ardını bir şekilde geçsek de dere genişleyerek ilerliyordu.

Tekrar çalı ve dikenli alandan çiftliğe yöneldik. Bir hat boyunca yukarı çıkıp çiftliğin dikenli tel sınırına ulaştık. Tek yol çiftliğe girip içeriden hızlıca ilerleyip gitmekti. Tel örgüden bir tane söküp içeri atladık (teli geri taktık:) . Boyumuzca uzanan otlar arasından hızla ilerledik. Buraya kadar ki tüm zamanda yağmur yağmaya devam etti. Sırılsıklam da olsak anın içinde adrenalin hissi şuan bile çok büyük keyif veriyor. Köpek var mı, bizi görürler mi düşünceleri eşliğinde ilerlerken bir kez daha çıkmaza geldik.

Çatak oluşmuş ve dikenlerle kaplanmıştı. Ya etrafından çiftliğe çok yaklaşarak geçmeyi deneyecektik yada tekrar aşağı inmenin bir yolunu bulacaktık. İyice turlayıp bakınca aşağı inmek için yol aramaya başladık. Çiftlik karşı yoldan bir halatla temiz su borusu olduğunu düşündüğümüz bir hat ile su alıyordu. Bu yapıldıysa o bölgenin dikenden arındırılmış olması gerekirdi. Ve öyle de oldu ince bir hattan tekrar dereye indik. Bu kez ileri gidemediğimiz için karşıya sudan ve kontrollü şekilde geçiş yaptık. İleride bu tarafa geçebileceğimiz bir köprü olduğunu rota okurken biliyorduk. Onca şeyden sonra bu dümdüz ve rahat yol o kadar iyi gelmişti ki.

Hamam Gölü ve Final

Yazıyı bilgi verici başlayıp, hikaye tadında yazarak sonlandırmak hayalimdi. Böylelikle gerçekten okuyanlar hayal edebilecekti. 🙂 Rahat yoldan ilerlerken artık ayaklarımız su toplamaya ve acı hissi artmaya başlamıştı. Çok sürmeden Hamam Gölü‘ne ulaştık. 16 dk’da 1km ilerliyorduk. Rotamız gölün sağından denize doğru ilerliyordu. Göl aile ile gelinip güzel vakit geçirmek için çok uygun. Gölün etrafında yaklaşık 5 km yürüyüş yapabilirsiniz. İki gündür oturmadan yürürken gölü geçerken bir el yapımı bank ve masa görünce bizde bayram havası yarattı. Kahve ile taçlandırıp, orman yolundan devam ettik. Yol güzel olunca hızla İğneada sahile yani rotanın finaline geldik. Geriye 4 km sahil hattı kaldı. Orayı da deniz sesi ve rüzgar eşliğinde yürüyerek İğneada’ya ulaştık, derken..

Göl yağışlarla taşınca sahille olan bağı koparmış ve denize taşmış. Böyle olabildiğini biliyorduk ama bu dönemde olacağını tahmin edemedik. Karşıdan birisine seslenip kano hizmeti veren kafeye haber saldık. Yüzmeyi düşünürken pedallı araçla gelip bizi aldı. Burayı hızla yazsam da bir hayli gergin dakikalardı, geçemesek ve yüzmesek geriye dönmemiz gerekiyordu.

svg%3E
Yürüyüş boyunca bizim eşgal. 🙂

Yürüyüşten Notlar

– Bu tip bir yürüyüş yapmadıysanız bilinen rotalarda yürüyün.
– Kondisyonunuz zayıfsa zamanla toplam kilometreyi arttırın.
– Bilmediğiniz bitki ve mantarlara dokunmayın.
– Bu tip rota yerleşim yerlerine oldukça uzaktı ve bunu bilerek çevrimdışı harita, uygulamalar kullandık.
– En öncelikli şey sağlığımız, bunu riske atacak herhangi bir şey sonrası ilk planımız yerleşime ulaşmaktı, neyse ki gayet iyi bitirdik. Siz de öyle planlayın.
– Baton kullanmak denge ve güç olarak size çok fayda sağlar.
– Yedek çorap, kıyafet önemli, fazladan düşünün.
– Bizi instagram’dan takip etmiyorsanız darılırız @seyfidurmaz1 ve @csknozclk

Buraya kadar okuduysanız aşağıya bir yorum bırakıp selam vermeyi unutmayın. Ayırdığınız zaman için teşekkürler diğer yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiler! 🙂



Daha Fazla İçerik
karapinar-selalesi-nerede
Karapınar Şelalesi – Kırklareli