YouTube kanalıma yeni videolar yükledim, izlemek için tıklayabilirsin

Freelance Çoban: Gökçe Ece Toptaş

69797258 2290218347956625 9039115193633576998 n

Uzun zamandır sevdiğim ve ilham vereceğine inandığım dostların blog yazmasını istiyorum. Bu birikip hepimize bir yol haritası oluştursun dileğiyle.. Gökçe’ye ilk dediğim an bile enerjisi harikaydı, sorduğum sorulara verdiği yazısal ama sesler barındıran samimi cevaplarını keyifle okuyacağınızı düşünüyorum. Öyle ki, kahve yaptım ve iki – üç kez daha okudum. Köye göçün, doğanın, güneşin, hayallerin göz kırpan ışığı bizimle olsun dostlar, keyifli okumalar! 🙂

1-) Kurumsal şirkettesin ama buna inanmayacaklar olabilir? Ne okudun, ne iş yapıyorsun bir girizgah olsun ? 🙂

Aslında ben de bazen inanamıyorum kurumsalda çalışmama 🙂 Şöyle ki; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstatistik bölümünden mezunum. Bölümden çok okul tercihi yaptım sanırım… Okurken aynı zamanda Volvo ve Cinemaximum gibi markalarda staj yaptım. Bunların yanı sıra Avrupa Birliği Fonlu Projelerden yararlanarak yurtdışına çıktım. Portekiz, İngiltere, Çekya, Slovakya ve İtalya’da doğa, sanat, dans ve fotoğrafçılık ile ilgili projelere katılma fırsatım oldu. Klişe olacak ama bu projeler sayesinde hem başka kültürler hakkında fikir sahibi olarak vizyon kazanıyorsunuz hem de seyahat etmiş oluyorsunuz. Benim de seyahat maceram biraz böyle başladı diyebilirim. Küçükken anneanne ve büyükbaba yanına köye gidişlerimi saymazsak 🙂 Bu seyahatler yüzünden mi yoksa sayesinde mi diyeyim bilemedim ama yarım dönem uzatmış oldum okulu.


Mezun olduğumda ise uzun dönem Avrupa Gönüllü Hizmeti kapsamında 1 yıllığına İtalya’ya kabul aldım. Haftanın bir günü at çiftliğinde otistik çocukların rehabilitasyonuna destek oluyordum, 2 günü ise serada bitki yetiştiriciliği yapıyordum. Kaktus, sukulent şu anki kadar meşhur değildi o dönemde 🙂 ilk orada öğrenmiştim sukulent çoğaltma, toprak değiştirme, bitkiye göre ışık ve sulama sıklığı gibi detayları… İki alan da çok ilgili olduğum ve heyecan duyduğum alanlardı. Roma’ya… Roma’ya çok yakın bir kasabada Viterbo’daydı evimiz. Bu kısımlar çok keyifli tabi ki İtalya kasabasında güzel bir köyün içinde güzel bir evde yaşamak, fakat ilk defa başka insanlarla aynı evde yaşadım ve bundan çok hoşlanmamıştım o yüzden ortama alışamadım. 1 İngiliz, 1 İtalyan, 1 Azeri ve 1 Türk kalıyorduk evde, bu Temel fıkrasına tahamul edemeyince 3 ay sonunda dönme kararı aldım ben de 🙂

Türkiye’ye döndüğümde ise Shaya – Starbucks’ın Genel Merkezinde Eğitim ve Geliştirme Ekibinde ilk iş tecrübemi edindim. 2 yıl kadar orada çalıştım. Starbucks gerçekten çok eğlenceli ve çok ilham verici bir marka o yüzden kahve ile aram olmamasına rağmen 2 yıl boyunca hem yaptığım işi hem de çalışma arkadaşlarımı çok severek çalıştım.
Son 1,5 yıldır da yine perakende sektöründe Uluslararası bir zincirin İnsan Kaynakları ekibinde Business Partner olarak çalışıyorum. Yaptığım iş hayattaki değerlerim ile örtüşüyor. Bağ kurarak yapabildiğim için de çok seviyorum şu anda yaptığım şeyi… İnsanların hayatlarına dokunmak, bir yerden başka bir yere gidişlerine şahit olmak ve kariyerlerine katkıda bulunmak aldığın maaştan çok daha kıymetli geliyor bir noktadan sonra… 

svg%3E
Gökçe’nin Instagram hesabına buradan gidebilirsiniz

2-) Zaman ayırma, arda kalan zamanı planlama üzerine ne önerebilirsin/sen nasıl yapıyorsun?

Bu soruyu sanırım doğaya zaman ayırma olarak soruyorsun değil mi? Öyle değilse bile ben öyle cevap verebilir miyim? 🙂  (tabi ki:)


Aslında bunu ilk önce içinde olduğumuz şu anı düşünerek cevapladım ama sanırım daha geçmişten almam gerekecek çünkü doğa kendisine zaman ayırdığım bir şey olmadı benim için. O zaten hep var, ben sadece ona gidiyorum.Çalışmaya başladıktan sonra klasik; bayram tatilleri, haftasonu tatilleri ve yıllık izinler gibi vakitlerde hep İstanbul’dan kaçtım. Az vaktim varsa bana daha yakın olan yerlere gidiyorum; Düzce’nin şelaleleri, Bolu’nun köyleri, Sakarya’nın yaylaları gibi… Çok vaktim varsa da ailem veya arkadaslarımla road trip yaptım/yapıyorum. Giresun’dan Karsa da gittim, Balıkesir’den Antalya’ya da indim. Adana, Mersin, Diyarbakır, Ege’nin tüm şehirleri, Trabzon, Bolu, Sakarya bugüne kadar birden fazla gittiğim yerler. Bir de bu yıl Mardin’e gittim ve kalbimi oraya bırakıverdim… 

svg%3E
Köy işleri

Şu anki çalıştığım markanın çalışma saatleri benim için harika. 07:30 – 16:00 çalışıyoruz. Saat 16:00’dan sonra günün zaten yarısı ve en güzel vakti bana kalmış oluyor. Onu da genelde Şile’ye eve gitmekten yana kullanıyorum. Şu anda da zaten pandemiden dolayı uzaktan çalışıyoruz. O yüzden beni çalışmıyor sanıyorsunuz ama aslında ben çalışıyorum 🙂
Bu arada ailem Şile’de, anneannem Giresun’da, birkaç arkadaşım ise Muğla’da yaşıyor. Dolayısıyla yılın çok büyük bir kısmını Şile, Giresun veya Muğla’da geçirebilme fırsatım oluyor sayelerinde. Farklı biryere gidemesem bile en ufak bir boşlukta bu 3’ünden birinde oluyorum kesin.Son olarak; hiçbir zaman planlı programlı biri olamadım. Daha çok spontane yaşıyorum. Çok yakın bir arkadasım var Dilara. Hadi yarın Faralya’ya ya da Kalkan’a gidelim deyip gerçekten gittiğimiz günler oldu. ‘Ya burası bizi aşar’ dediğimiz çok lüks otellerde pazarlık yaparak kaldık, şimdi inanamıyorum nasıl kabul etmişler bizi o fiyatlara diye. Prima Donna, Zakros, Shambala gibi balayı otellerinde resmen çadır fiyatına kalıyorduk. Biraz cesaret ve tatlı dille çözülecek şeyler sanırım. Bir de ben çok şanslı olduğuma inanırım, artık dua mı dersiniz evrene mesaj mı dersiniz bilmiyorum ama bir şeye inanarak; ‘tamam bu iş olur’ diyerek yapıyorsam o bir şekilde oluyor gerçekten.

3-) Bizim gibi köy hayali kurduğunu biliyorum, bu sana uç bir hayal gibi mi yoksa başucu bir hayal gibi mi geliyor tam ne düşünüyorsun?

svg%3E
Toprak, ahşap ve üretmek!

Ben kendimi bildim bileli zaten hayvanların, ormanların, bağın bahçenin çok içindeyim; o yüzden hayal gibi gelmiyor çünkü zaten onunla büyüdüm ve yaşıyorum. Bu pandemiyle ‘’aydınlandığım” bir durum veya kurumsalda yıllarca çalışmış ”ben artık Ege’de bir kasabaya yerleşip domates yetiştirmek istiyorum’’ durumu değil. 5 yaşındayken de köye kaçıyordum, 10 yaşımdayken de, 25 yaşındayken de. Bu burun sabah uyanıp kapıya çıktığında tezek kokusu istiyor, o yüzden yakın zamanda olmasa da doğru zaman geldiğinde tamamen gideceğimi biliyorum. 🙂 

4-) Köye göç için hazırlıkların nedir? Sana ne ifade ediyor göç?

Bildiğim ve tanıdığım bir yaşama şekli olduğu için herhangi özel bir hazırlığım yok aslında, yeni bir deneyim olmayacak benim için çünkü. Bu yıl Türkiye’de ilk covid-19 vakaları çıkmaya başladığında arkadasımın yanına Muğla’ya kaçmıştım ve 2 ay kadar kaldım. Orada arazi müsait diye koyun ve kuzu almıştık. Daha önce de çok kez hem Giresun’da hem Şile’de komşunun inekleri ve koyunları ile ilgilendim, sağdım, sabah götürüp akşam geri getirdim fakat bunlar yalnızca yardımdı. Bu seferkinde sabit ve uzun bir süre bakma, ilgilenme, büyütme sorumluluğunu alma şansım oldu. Hem instagram’da tanıştığım bir çoban arkadaşım hem de küçükbaş yetiştiriciliği ile ilgili okuduğum ve izlediğim kaynaklar yardımı ile küçükbaş hayvancılık 101 niteliğinde koyunla kuzuya bakıvermiş oldum 🙂 Böylece koyun nasıl bakılır, hangi besini ne kadar yer, aşıları, nelerden hoşlanıp hoşlanmadığı gibi detayları öğrenmeye başladım. İnanılmaz zor bir iş sadece iki tanesine bakarken bile ‘yok bu böyle olmayacak’ dediğim çok an yaşadım. Düzenli olarak kaldığı yerdeki tezeği kürekle temizlemek gerekiyor, sadece bu iş zaten yarım günü alan bir işti. Çok zorlanmama rağmen bir canlı ile iletişim kurabilmek, sevildiğini bilip sana güvenmesi, kendinden önce onun rahatını ve mutluluğunu önceliklendirmek o kadar güzel duygular ki… O yüzden hayatımın bir kısmında kesinlikle küçükbaş hayvancılık yapmak istiyorum. Onun dışında tabi ki üretmek istiyorum. İnsanlar için, çocuklarımız için, hayvanlar, bitkiler tüm canlılar için üretmemiz şart…

svg%3Esvg%3E
Bahçeden elmalar, sebzeler..

5-) İlham aldığın kitap/profil/insan?

İlham aldığım kitaplar ve çok etkilendiğim cümleler:
Ağaçların Gizemli Yaşamı —> ‘’Ağaçların acıyı hissedebildiğini, hafızalarının olduğunu ve ebeveyn ağaçların çocuklarıyla birlikte yaşadığını öğrendiğinizde, artık onları sanki sıradan bir işmiş gibi devasa makinelerle kesip hayatlarını altüst edemiyorsunuz.”  

Serenad/ Livaneli —> “Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru, insanlara karşı kendini koru!” 
İneklerin Gizli Hayatı —> “Unutmayın ki..Hayvanlar ancak insan eliyle mutsuz olurlar.”  -Eric Fromm’un neredeyse tüm kitapları ama en çok ‘Sevme Sanatı’ ve ‘Sahip Olmak ya da Olmak’

svg%3E
Gökçe’nin kankileri

İlham aldığım insan büyükbabam.
Çocuklara, köpeklere, ineklere, kuzuya, kekliğe, çam ağacına olan merhameti… Yaptığı her işi ürkek ürkek ama özenle yapar, her canlıya da sevgi dolu yaklaşırdı. Bugün canlıları bu kadar sevmeme vesile olan kişi belki de canım büyükbabacığımdır. Birlikte balık tutar, bostanı sular, mantar ve kekik toplardık. Bahçede odun keser, akşamları da sobada patates keyfi yapardık 🙂 Sonra o, senin benim iş gözüyle bakmayacağımız şeyler için stres yapmaya başlardı. Yarın çok işim var eşeği gezdireceğim derdi mesela 🙂 Hayatı onun gördüğü yerden görebilmeyi çok isterdim.

(Blog yazarı notu; “yarın işim var eşeği gezdireceğim” harika bir cümle değil mi? Bayıldım..”)

İlham aldığım profiller; 
 Labofem
’in hem YouTube kanalı hem de Instagram hesabı bana çok ilham oluyor. Post veya video attıgı an akbaba gibi çöküveriyorum oraya. Fem’i aynı zamanda idol olarak da alıyorum kendime. İstanbul’daki bitki atölyesini Muğla’ya yerleştikten sonra Youtube’a taşıdı. Çok zevkli, yaratıcı, sade, doğal ve inanılmaz bir vizyona sahip bence. Yaşadığı yerin, işine olan tutkusunun, bizlerle paylaştığı araştırmalarının, evinin ve tabi ki serasının hastasıyız! 
İlham aldığım denemez ama kendime yakın hissettiğim ve çok gülerek takip ettiğim bir hesap daha var Keçiperver. Espri yaparken pokerface kalabilmesini, hafif sarkastik şakalarını ve keçilerini çok seviyorum.  –Ebrubaybarademir, Mardin’de tanıma şansım oldu kendisini. Dünya’nın en iyi 10 şefinden birisi! Ebru Hanım Mardin’li. Kadın istihdamı ve kadınların üretimden çekilmemesi için Mezopotamya’da gerçekleştirdiği projeleri var. Bunlardan en bilineni Süryani bir konağı mistik bir şekilde restore ettirerek 21 kadınla birlikte ‘’Cercis Murat Konağı’’ adında gastronomik bir restoran işletmeye başlaması. Hayatımda yediğim en güzel yemekleri yedim, en güzel servisi deneyimledim, en güzel manzarayı gördüm… Ebru Hanım’ın bir diğer etkileyici projesi ise ‘’Amazon Kraliçeleri’’ Bu projede de yine üreterek savaşan güçlü kadınların eğitim almasını sağlıyor. 
Ayrıca Nornek’in ‘’Nasıl Olunur’’ podcast serisini de istiyorum ki bütün dünya benimle birlikte dinlesin! 
E tabi bir de sen ve müstakbel eşinin kurmaya çalıştığı hayat 🙂 

6-) Dağlarda, kırlarda, olmayı kendine göre anlatabilir misin? 

‘Ormana gittim
Çünkü bilinçli yaşamak istiyordum
Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum
Yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak için
Ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu farketmek için’’

H.D.T

7-) Fotoğrafların “istifa et, bak özgürlük bu” diyor. Renkleri de çok güzel. Ekipman olarak ne kullanıyorsun, nasıl düzenliyorsun?

Aslında ben iPhone fotoğrafçılığı yapmaya çalışıyorum. Anlık gör, yakala, çek. Fotograf makinası ile çekenlere saygım sonsuz ama ben öyle sabırlı biri değilim. 2 yıla yakındır XR kullanıyorum. Ama makina olarak daha önce Canon, action cam olarak da Sony kullandım. Tabii hakkını veremeyince sattım ikisini de 🙂 Edit içinse VSCO kullanıyorum. VSCO ilk çıktığından beri kullandığım için şu anda ücretli olan tüm filtrelerini zamanında ücretsiz temin edebilmiştim. Ama şu anda da beğendiğim bir filtre oldugunda satın alıyorum. Genelde A6’yı kullanıyorum. Üzerine de manuel olarak ’tane’ ve ‘soldurma’ ekliyorum.
Bir ara video editine merak salmıştım ve Final Cut öğrendim. Şimdi allahtan Reels hayatımıza girdi, instagramın bu yeni özelliğini aşırı sevdim.

svg%3E
Gökçe’nin kadrajından..

😎 Söylemek istediğin benim atladığım ne varsa dök, keyifle dinliyoruz. 🙂

Özetle; Ben Gokcecet. Doğayı ve hayvanları çok seviyorum. Ekseriyetle dağları ve inekleri <3 

Seyfiii, soruların için çok teşekkür ederim, cevaplarken inanılmaz keyif aldım. Ne iyi düşündün bunu. İyi ki yollarımız kesişmiş. Yolun hep açık olsun!

Sevgiler,
Gökçe

Sosyal Medyada Gökçe:

Instagram adresi : @gokcecet

(Tüm samimiyetiyle cevapladığı, anlattığı için çok teşekkür ediyorum. Birgün doğada kahve keyfi eşliğinde yazıyı okuyup anmak dileğiyle, sevgilerle.. )

Seyfi..
🙂

Daha Fazla İçerik
fffe92a7 ac97 495f ba22 6fb55fe819d9.jpeg
Yük Konteyner Ev – Kırsal Yaşam Hazırlıkları Bölüm 3